Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, boy uzunluğunun kanser riskini artırabileceğine işaret ediyor. Özellikle uzun boylu bireylerin, daha kısa boylu akranlarına göre bazı kanser türlerine yakalanma olasılığının daha yüksek olduğu belirtiliyor. Peki, uzun boylular hangi kanser türüne daha yatkın?
Uzun boylu insanlarda, bazı kanser türlerinin daha sık görüldüğü ortaya çıktı. Uzmanlar, bu durumun biyolojik ve genetik faktörlerle bağlantılı olabileceğini belirtiyor. İnsan vücudu büyüdükçe hücre sayısı da artıyor ve bu artış, DNA kopyalama sırasında oluşabilecek hataların daha fazla olmasına yol açabiliyor. Daha fazla hücre, daha fazla bölünme demek; bu da kanser oluşma riskini artırabiliyor.
Dünya Kanser Araştırma Fonu ve Uluslararası Kanser Araştırma Fonu tarafından yapılan bir araştırmaya göre, uzun boylu insanlarda kanser riski daha yüksek.
Fanpage'in haberine göre yetişkinlikte boy uzunluğu ile artan kanser riski arasında güçlü bir ilişki bulunduğu bildirilen çalışmalara göre, pankreas, bağırsak, rahim ve yumurtalık kanserlerinin yanı sıra prostat, böbrek, cilt (melanom) ve meme kanserleri de uzun boylu bireylerde daha sık görülüyor.
2019 yılında British Journal of Cancer dergisinde yayınlanan, Choi ve arkadaşlarının yaptığı bir Güney Kore çalışmasında, 23 milyon yetişkin boy uzunluğu ve kanser görülme oranı yönünden 2009-2012 yılları arasında araştırılmıştır. 155cm ile altı boyu olan insanlar ile 171cm ve üzeri boyda insanların en kısa ve uzun olduğu grup olmak üzere toplam 5 grup; yaş, cinsiyet, sigara içme, alkol kullanma, fiziksel aktivite düzeyi, yaşadığı yer, kan basıncı, kilo, kan şekeri düzeyi ve kan kolesterol düzeyleri dengeli olarak dağıtılarak oluşturulmuştur.
5 yıllık takipte 750.000’den fazla kişide kanser teşhisi konulduğu belirlendi. Yapılan incelemede, her 5 cm’lik boy uzamasının, kanser görülme riskini %9 arttırdığı belirlendi. Bu çalışma sonucunda; uzun boylu olanlarda en çok tiroid, meme, lenf bezi, testis, böbrek tümörlerinde olmak üzere, beyin, ağız içi, tiroid, meme, akciğer, pankreas, karaciğer, mide, mesane, kalın barsak, prostat, yumurtalık, testis, rahim ağzı, rahim, cilt, lenf bezi, myelom isimli kemik iliği ve kan kanserinin daha fazla görüldüğü belirlenmiştir.
Sadece yemek borusu kanserinin uzun boylular ile kısa boylular arasında görülme oranı yönünden bir fark göstermediği belirlenmiştir. Güney Kore’de, boy artışı ile kanser artışı ilişkisi kadınlarda erkeklerden daha güçlü bulunmuştur.
İngiltere’de 1996–2001 yılları arasında, ortalama yaşı 56 yaşı olan, 1.297.124 kadın incelemeye alındı. Takipteki 5 yılda 97.376 kadında kanser oluştu. Boylara göre gruplar; 155 cm’den kısa olanlar, 155–159·9 cm arası, 160–164·9 cm arası, 165–169·9 cm arası, 170–174·9 cm arası ve 175 cm ve daha uzun olanlar şeklinde oluşturuldu.
Çalışma grupları sosyo-ekonomik durum, vücut-kitle indeksi, egzersiz alışkanlıkları, alkol kullanımı, sigara içmesi, adet başlama yaşı, ilk çocuk doğurma yaşı, doğum kontrol hapı kullanıp kullanmama durumu gibi çeşitli özellikler açısından dengelendi. Kanser görülme oranının, 155cm den kısa olanlara göre her 10cm boy uzamasında %16 arttığı belirlendi. Değerlendirilen 17 kanser bölgesinden 15’inde boy artması ile kanser görülme oranı artıyordu. Malign melanom isimli cilt kanseri %32 ile en fazla artan kanser türü iken, rektum denilen kalın barsak son kısmı kanseri%14 ile en az artma gösteriyordu.
Japonya’da yapılan bir çalışmada 40-69 yaş arasındaki 107,794 kişi değerlendirmeye alınmış, erkeklerde 4 grup (160cm’den kısa olanlar, 160-163cm arasında olanlar, 164-167cm arasında olanlar ve 168cm’den uzun olanlar) , kadınlar 4 gruba ((149cm’den kısa olanlar, 149-151cm arasında, 152-155cm, 156cm’den uzun olanlar) şeklinde ayrılıp, yaşam şekli, yaşadığı yer, sigara kullanımı, alkol kullanımı, spora ayırdıkları zaman, hipertansiyon olup olmadığı, şeker hastalığı varlığı, kilo, kadınlarda menopoza girip girmediği, adet görmeye başladığı yaş, hava kirliliğine maruz kalma gibi çeşitli faktörlere göre gruplara ayrılıp değerlendirildiğinde; erkeklerde 160cm’den kısa boylu olanlara göre 168cm’den uzun olanların %17 daha fazla kanserden öldükleri (Her 5 cm artışta risk %4 artmakta) belirlendi. Kadınlarda ise sadece yumurtalık kanserinde bir fark olduğu, diğer kanserlerde ise boy farklılığından kaynaklanan bir farklılığın olmadığı belirlendi.
Birleşik Krallık Milyon Kadın Çalışması'nda, 10 yıl boyunca yaklaşık 1,3 milyon kadının sağlığı incelenerek bu ilişki araştırıldı ve 17 kanserin 15'inde boy uzamasıyla riskin arttığı saptandı. Özellikle, her 10 santimetre boy artışının kanser riskini yaklaşık %16 oranında artırdığı belirlendi. Benzer bir artış erkeklerde de gözlemlendi. Queensland Üniversitesi'nden Profesör Susan Jordan ve araştırmacı Karen Tuesley, boy ile kanser riski arasındaki ilişkinin farklı etnik kökenler ve gelir düzeyleri gibi faktörlerden bağımsız olarak bulunduğunu belirterek, bu bağlantının olası nedenlerini incelediklerini açıkladı.
Yetişkinlikte daha uzun boylu olan kişilerin belirli kanser türlerini daha fazla geliştirme olasılığı, henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da, bu durumu açıklayabilecek birkaç hipotez bulunuyor.
İlk teori, daha uzun boylu kişilerin vücutlarında daha fazla hücre bulunması nedeniyle kanser gelişme riskinin artabileceğini öne sürüyor. Uzmanlar, uzun boylu bireylerin daha uzun organlara sahip olduklarını ve bu organlarda daha fazla hücrenin bulunduğunu, dolayısıyla DNA hasarının birikme potansiyelinin arttığını belirtiyor. Bu, hücre bölünmesinin daha fazla olduğu anlamına gelir ve dolayısıyla kanser gelişme olasılığı artar. Diğer bir hipotez ise, insülin benzeri büyüme faktörü 1 (IGF-1) adlı hormonun seviyelerinin, daha uzun boylu insanlarda daha yüksek olmasının, kanser riskini artırabileceğini savunuyor. IGF-1, çocukların büyümesine yardımcı olurken, yetişkinlerde de hücre büyümesi ve bölünmesini teşvik ediyor. Araştırmalar, bu hormonun yüksek seviyelerine sahip kişilerin meme veya prostat kanseri gibi hastalıkları geliştirme riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Ancak bu iki faktörün birleşiminin, uzun boylu insanlarda kanser riskinin neden arttığını tamamen açıklamak için yetersiz olduğu düşünülüyor. Uzmanlar, bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.
Araştırmacılar, uzun boyun yalnızca genetik faktörlerle değil, aynı zamanda çocukluk dönemindeki beslenme ve büyüme koşullarıyla da ilişkili olabileceğini belirtiyor. Uzun boylu bireylerin, büyüme hormonlarına daha fazla maruz kalmasının da bu riski artırabileceği düşünülüyor.