Mısır'ın Suez Limanı'ndan denize açılan gemide kaybolan mühendis Yiğit Acar'dan 355 gündür haber alınamıyor. Giresun'daki ailesi, umutlu bir haber beklerken gönderilen valizdeki bilgisayarında herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı. Mısırlı gemi kaptanı ile temasa geçtiklerini belirten anne Arzu Acar, "Kaptan bana, 'Gemide 20 kişiyiz, kitabın yeri bile değişse belli olur' diyor. Kitap bile belli oluyor da 1,84 boyunda, 95 kilodaki oğlum nerede?" dedi.
Portekiz'in Porto Limanı'na ulaşmak için Mısır'ın Suez Limanı'ndan demir alan, Liberya bayraklı, 172 metre uzunluğunda ve 27 metre genişliğindeki "Dema M" adlı genel kargo taşıyan gemide, 4'üncü mühendis olarak çalışan gemi ve makine mühendisi Yiğit Acar'ın, 7 Eylül'de gemide olmadığı tespit edildi.
Süveyş Kanalı'nı geçip, açık denizde seyreden gemide mürettebatın aramalarında Acar, bulanamadı. Kaybolduğu gün gemide görüldüğü öne sürülen mühendis için gidilen rota üzerinde arama yapıldı. Dışişleri ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın da girişimleriyle başlatılan arama-kurtarma çalışmalarında da mühendisin izine rastlanmadı.
Yiğit Acar'ın eşyalarının bulunduğu 2 valizden 1'i, Portekiz Konsolosluğu'ndan İstanbul'a, buradan da Şebinkarahisar Savcılığı'na gönderildi. Savcılık görevlileri, aileye Acar'ın eşyalarının yer aldığı valizi teslim etti. Savcılık, valizden çıkan, Acar'a ait cep telefonu ve bilgisayarı incelemeye aldı. Acar'a ait diğer valizin ise bulunamadığı belirtildi. Acar'ın bilgisayarında herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadığı, cep telefonundaki incelemenin ise sürdüğü belirtildi.
Giresun'da yaşayan ailesi de 355 gün önce kaybolan evlatlarından gelecek güzel bir haber bekliyor. Mühendisin yolunu umutla gözleyen ailesi, çocuklarının geride bıraktığı kıyafetlere ve en son çekinildikleri fotoğraflara sarılıp, hasret gideriyor.
Oğlunun akıbetini öğrenmek istediklerini söyleyen baba Sinan Acar, "1 yıldan beri ümitle bekliyorum. Bu ümit olmazsa yaşayamam. 1 yıldan beri, hala evimin perdesini açmadım. Oğlum nasıl kayboldu, öğrenmek istiyorum. Acımı yaşayamadım, acımı yaşamak istiyorum. Oğlumun başına ne geldiyse, öğrenmek istiyorum. Belirsizlik beni öldürecek. Tahammül edecek gücüm kalmadı. Eşimin yüzüne bakamaz oldum. 1 yıldan beri çektiğimizi bir Allah, bir eşim, bir de ben biliyorum." dedi.
Oğlundan geriye kalan kıyafetlerini ilk günkü gibi sakladığını anlatan Arzu Acar da "Çocuğumun gömleğini ütüleyip koydum. Ütüsü bile bozulmadan geri geldi. Gömleklerini bir kere bile giymemiş. Oğlum nerede? Oğlumun banka kartları, kimliği, parası cüzdanında olduğu gibi duruyor. Çocuğumun eşyalarını eski, yırtık bir valize doldurup, gönderdiler. Çocuğumu siyah bir valiz hazırlamıştım; o valiz ortada yok. Oğlumun ayakkabıları ve devamlı yanında taşıdığı makine kitabı yok. Bunda şüpheli bir durum var; çözsünler. Oğlumu 26 yaşına getirdim, bir 26 sene daha onu bulmak için uğraşacağım. Artık hayatımdan vazgeçtim; onu bulmak için uğraşacağım." diye konuştu.
Mısırlı gemi kaptanı ile temasa geçtiklerini belirten Acar, "Kaptan bana, 'Gemide 20 kişiyiz, kitabın yeri bile değişse belli olur' diyor. Kitap bile belli oluyor da 1,84 boyunda, 95 kilodaki oğlum nerede? Delireceğim artık, çıkıp Taksim Meydanı'na bağıracağım. 'Sabredin, bu işler uzun sürer' dediler. Bekledim, sabrettim ama 1 yıl oldu. Oğlum gemiye bindi, neden inmedi?" dedi.
Bindiğinden de emin olmadığını dile getiren Acar, "Çünkü oğlumla gemideyken konuşmadık. Koca gemide nasıl kamera yok, limandaki görüntüler nasıl olmaz? Oğlum ilk görevine başlamıştı. 1,5 gün çalıştı; 1 maaş bile alamadı. 8 ay staj yaptı. Şimdi ne oldu, oğlum nerede? Tişörtü geldi üzerinde kokusu var; kendisi yok. Oğlumu bana versinler. Eşyaları geliyor da nasıl kendisi gelmiyor?" dedi.