Dünya genelinde oldukça sık görülen kanser türlerinden biri olan kalın bağırsak(kolon) kanseri hem erkeklerde hem de kadınlarda görülebilir. Kanser kaynaklı ölüm nedenleri arasında üst sıralarda yer alan kalın bağırsak kanseri son derece sinsi ilerleyebilir. Bu nedenle erken tanı hayati önem taşır. Kalın bağırsak kanseri hakkında bazı doğru bilinen yanlış var. İşte onlardan bazıları.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) verilerine göre, kalın bağırsak kanseri, tüm kanserler arasında sıklık açısından ilk 3’te yer alır. Kalın bağırsak kanseri hem erkeklerde hem de kadınlarda yaygın olarak görülebilir.
Daha fazla gelişmiş ülkelerde (örneğin Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya) daha yaygındır. Bunun temel nedenleri arasında batı tarzı diyet, hareketsiz yaşam tarzı ve daha uzun yaşam süresi gösterilmektedir. Ancak, düşük ve orta gelirli ülkelerde de bu oranlar artış göstermektedir.
Türkiye’de kalın bağırsak kanseri, kadınlarda en sık görülen ikinci kanser türü, erkeklerde ise üçüncü sıradadır. Özellikle 50 yaş üzerindeki bireylerde risk artışı görülmektedir.
Kalın bağırsak kanseri çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklar kalın bağırsak kanseri riskini artırır.
Kalın bağırsak kanseri, erken evrede tespit edilirse oldukça yüksek tedavi şansına sahiptir. Ayrıca, yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli taramalar ve sağlıklı beslenme ile önlenebilir bir kanser türü olarak kabul edilir. Bu nedenle farkındalık yaratılması ve tarama programlarına katılım büyük önem taşır.
Uzmanlar, genetiğin her ne kadar kanser gelişimi üzerinde etkisi olsa da; yaşam tarzının da büyük bir etkisi olduğu konusunda uyarıyor. Örneğin; Southwestern Tıp Merkezi'nin yaptığı açıklamada; vakaların oldukça küçük bir yüzdesinde aile öyküsü olduğu belirtildi. Daha büyük bir yüzdelik ise; sigara ve alkol kullanımı, hareketsiz bir yaşam stili veya kötü beslenme gibi yaşam tarzına sahipti. Üstelik kolon kanseri teşhislerinin yaklaşık %70'inin, "kalıtsal olmayan çevresel etkenler" sebebiyle olduğu da açıklamalarının arasında yer alıyor.
Kolon kanserine yakalanma konusunda bazı olası etkenler öne çıkıyor. Crohn hastalığı, iltihaplı bağırsak hastalığı veya ülseratif kolit gibi kronik rahatsızlıklar, bu kansere zemin hazırlıyor. Ayrıca yağ oranı yüksek veya lif oranı düşük diyetler de bu riski artıran etkenler arasında. Sigara ve alkol kullanımı, fiziksel aktif olmamak, obezite de bu risklerin büyük bölümünü oluşturuyor.
California San Francisco Üniversitesi, kolorektal kanserlerin ve ölümlerin yaklaşık %90'ının önlenebileceği konusunda uyarıda bulundu. Düzenli tarama yaptırmak erken teşhisi sağlarken; egzersiz yapmanın, sağlılı kilo aralığında bulunmak da bu riski büyük oranda düşürüyor.
Tıbbi Onkolog Misag Karimi Irvine, çoğu kolon kanserinin polip adı verilen büyümelerle ortaya çıktığını belirtiyor. Üstelik Irvine, kolon kanseri ne yediğiniz ve ne kadar egzersiz yaptığınızdan çok daha fazla oranda etkilendiğini de belirtiyor. Sebze ve meyve yönünden zengin bir beslenme, kepekli tahılları daha bol tüketirken, hayvansal yağ oranı düşük bir beslenme sisteminin daha düşük kolon kanseri riskiyle ilişkili olduğunu da vurguluyor. Ayrıca kolorektal kanserli kişilerin çoğu, yaklaşık yüzde 70'i, daha yüksek riske işaret eden kalıtsal problemlere de sahip değil. Bu durum, doğru bir yaşam stiliyle kolon kanserinden korunabileceğinizi gösteriyor.
Amerikan Kanser Derneği'nin yaptığı açıklamaya göre; kolorektal kanser riskine sahip insanların mutlaka 45 yaşından itibaren düzenli taramaya gitmesi gerektiğini öneriyor. 1-3 yılda bir yapılant testler, riski azaltmasının yanı sıra erken teşhisi de mümkün kılıyor.
Dr. Karimi, kolon kanseri dağılımında gideren büyük değişimler yaşandığına dair uyarıda bulundu. Artık 65 yaş üstünde görülme sıklığı azalırken 50 yaş ve altı kişilerde bu kanser türünün yaygınlaştığı görüldüğünü belirten Karimi, bu kanser türüne sahip 5 kişiden birinin 20 ila 54 yaş arasında olduğunu söyledi.
1990'larda doğan kişilerin kolorektal kanser riskine yakalanma riskinin 1950'lerde doğanlara göre iki kat daha fazla olduğunu söyleyen araştırmalar; ölüm oranının da bu noktada arttığını gösteriyor. Bu durum, muhtemelen diyet ve egzersiz eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Tüm bunların yanı sıra; egzersizin bireyin genel sağlığında çok büyük bir bileşen olduğu biliniyor ve daha fazla egzersiz ve daha az oturmanın kolorektal kanser riskini etkilediği görülüyor.
Karimi, daha genç yaş aralığında teşhis alan hastaların büyük bölümünün fazla kilolu olduğunu belirtirken, besleyici yiyecekler tüketiminin, günde 10 dakika bile egzersiz yapmalarının büyük oranda bu riski düşürmenin yolu olduğunu belirtiyor. "Kanseri durdurmanın en iyi yolu, onu en başta önlemektir ve ne kadar erken sağlıklı seçimler yaparsanız, potansiyel faydalar o kadar büyük olur" açıklamasında bulundu.
Dr. Karimi, birçok insanın bu hastalığa yaşlı erkekleri etkileyen bir hastalık olduğu sanılsa da; aslında gençleri de etkilemesinin yanı sıra, aynı zamanda erkeklerde kadınlardan daha fazla görülüyor. Karimi'ye göre bir diğer yanılgı, semptomları yoksa hastalığa da sahip olmadıklarını düşünmeleri. Fakat kolorektal kanser belirtileri genellikle kanserin ileri evrelerinde ortaya çıkarak hayati bir riske neden olabiliyor.
Kolon kanseri olan hastalarda hiç semptom görülmeyebilir veya semptomları diğer gastrointestinal sorunlarla aynı olabilir. Kanser hücrelerini içeren polipler semptom göstermeden kolon duvarında sadece aylarca değil yıllarca kalabilirler. Şiddetli semptomlar ortaya çıktığında, kanser genellikle daha ileri bir aşamaya ilerlemiştir.
Karın ağrısı, dışkıda kan, anemi, uzun süreli ishal ya da kabızlık arasında gidip gelen tuvalet alışkanlığında değişiklik, dışkı şeklinin ince-uzun olması, kilo kaybı ve yorgunluk kolon kanserinin en yaygın belirtileridir.Kolon (bağırsak) kanserinin belirtileri şunları içerir: Devamlı ishal ya da kabız olma gibi dışkılamada değişiklik Dışkıda kan ve/veya rektal bölgede kanama Kansızlık (anemi) Yorgunluk ve halsizlik Dışkının kalem gibi ince ve uzun olması Dışkıda yumurta akı görünümlü salgı Karın ağrısı ya da pelvik ağrı Kilo kaybı Mide bulantısı ve kusma Göz akında ve ciltte sararma Dışkılamaya rağmen bağırsakların boşalmadığı hissi Yutma güçlüğü Yemek yerken çok çabuk doyma hissi